Agora
Akropolün güney ucunda, Zeus Sunağı’nın hemen altında, Bergama’nın yukarı agorası bulunuyordu (Şek. 286, No. 21). Agora meydanı, kuzeydoğu ve güneybatı yönlerde Dor düzeninde andezitten birer stoa ile çevriliydi. Bu stoalar topografik durum nedeni ile dışardan üç katlı, içerden tek katlı idiler. Aşağı ve orta kent bölgesinden gelen yolların geçebilmesi için, güney stoa ikiye ayrılmıştı (Şek. 286, No. 21). Stoalar Bergama’da âdet olduğu üzere, tek katlı ön kısımları sütunlu salonlar halinde, üç katlı arka ve yan yüzler ise düz duvarlar şeklinde inşa edilmişlerdi; arka ve yan yüzlerin alt katlarında kapılar ve her iki üst katlarda da pencereler vardı: iki alt katta odalar ve depolar bulunuyordu.
Kentin yolu agoranın ortasından geçiyor (Şek. 286, No. 21), Zeus Sunağı’nın terasının doğu kenarını izleyip (20) heroonun kuzeybatı yanından (1)devam ediyor ve oradan batıya kıvrılarak yukarı kentin, yani Akropolün kale kapısına erişiyordu (Şek. 286, No. 3).
Agoranın sunağı meydanın batısında idi. Aynı eksen üstünde ve agora meydanının batı kenarında yükselen küçük tapınağın, bugün yalnız temelleri görülmektedir (Şek. 295 b). 12,30 x 6,70 m. ölçüsündeki bu yapı, Dor düzeninde dört sütunlu bir prostylostu; ancak büyük ölçüde ion öğeleri ile karışıktı. Sütunları, yivleri ve kaideleri açısından ion düzeninde idi. Diğer bir deyişle tapınak her iki mimari düzenin karışımını sergiliyordu. Podyumu aşağı yukarı 1 m. yüksekliğinde idi. Tapınağın önünde çok basamaklı bir giriş kısmı bulunuyordu. Bugün tapınağın podyum kısmına ilişkin tüm kalıntılar, uzunlamasına, gü-
neybatı yönündeki altı taş sırasından ibarettir. Tapınağın çörtenleri, satyr ve menad başları ile süslü olduğu için onun Dionysos’a sunulduğu sanılıyordu. Oysa bir agora tapınağının Hermes ya da Zeus’a sunulması olasılığı daha kuvvetlidir. Tapınak Dor ve lon düzenlerinin birbirleriyle kaynaşmaya başladığı devirde, yani M.Ö. 2. yüzyılda, belki de II. Eu- menes zamanında inşa edilmiştir. Buna karşın agoranın krallık devrinin başından beri var olduğu söylenebilir. Tapınağın kuzeybatısındaki yapı da Hellenistik Dönem’dendir. Ancak bu eser Roma Çağı’nda değiştirilerek apsidal bir yapı haline getirilmiştir. Zeus Sunağı, Athena Tapınağı ve heroon arasında görülen iki yapı, krallık devrinin sonunda inşa edilmişti. Bunlardan büyüğü Athena Tapınağfnın güneyinde ve biraz aşağısında olup tek katlı, iki netli bir stoadır (19). Küçük olanını, yani onun doğusunda, heroonun biraz üstünde yer alan yapıyı (2) ise bir sıra dükkân oluşturuyordu.