Arsenaller (Askeri malzeme depoları)
Akropolün kuzey ucunda sarayların ve Trajaneum’un (15) ötesinde, onlardan on metre kadar aşağı bir düzeyde kentin arsenalleri (14) bulunuyordu. Bunlar birbirine paralel beş uzun yapıdır. En batıda olanı 39 metre, onun doğusunda yer alan ikisi de 48’er metre uzunluğundadır, içlerinde 13 değişik hacimde andezit gülle bulunmuştur. En küçüklerinin çapı 15 cm’dir ve 2,8 kg. gelmektedir; en büyüklerinin çapı 40,3cm. olup, 75,2 kg. ağırlığındadır. Bunlara Hellence Sphonduloi deniliyordu ve Palintonon adlı bir aletle atılıyorlardı. Andezit gülleler şimdi aşağı agora meydanında açıkta korunmaktadırlar.
Arsenal düzlüğünün 5 metre üstündeki terasta, Trajaneumun (15) arkasında ve sarayların bitişiğinde (10-12) kışlalar ve komuta kulesi (13) bulunuyordu. Kenti ve özellikle sarayları koruyan bu askeri yapıların I. Attalos devrinden başlayarak inşa edildikleri ve II. Eumenes zamanında en görkemli biçimlerini almış oldukları anlaşılmaktadır. Kışlaların doğu tarafını oluşturan ve vadiye bakan kent duvarı, 32 sıra taş yüksekliğindedir.
Arsenallerin kuzey ucunda erken Bizans Çağı’nda yapılmış olan kent duvarının içinde, mermerden bir tapınağın architrav, başlık, sütun ve cella duvarlarına ilişkin parçalar bulunmuştur. Bir zamanlar duvarda gömülü olan ve kazıların başlamasından önce soyguncuların aldığı bir architrav parçasının yazıtı, harç üzerine çıkmıştır. Böylece, ancak harç içindeki baskısı ele geçen bu yazıta göre, adı geçen mimari parçaların Marcus Aure- lius’un karısı II. Faustina’nın tapınağından geldiği anlaşılmıştır. FaustinaTapınağı’nın akropolün neresinde olduğu bugüne değin bilinmemektedir.
Trajaneum. Trajaneum dışında Akropolün yukarıda değindiğimiz yapıları Hellenistik Dönem’dendirler. Bu mimarlık eserleri Roma Çağı’nda da kullanıldıkları için, onların bazı kısımlarının Roma sanatı özelliklerine göre onarılmış ya da değiştirilmiş olduğunu gördük. Bununla beraber Bergama akropolünün Krallık Dönemi yapılarının Hellenistik karakteri Roma Çağı’ndaki eklemelere ve tamamlamalara rağmen ilk bakışta göze çarpmaktadır. Çünkü, Krallık Dönemi yapıları, tiyatro terasındaki Dionysos Tapınağı ile Yukarı Agora’daki Küçük Tapınak bir yana bırakılırsa andezittendi; mermer, ender hallerde, ancak mimari süslemelerde kullanılıyordu. Yapıların Hellenistik Dönem’deki orijinal planları kısmen değişikliğe uğramış olduğundan ve mermerden olan ekler, ya müzelere kaldırıldığından ya da ören yeri soyguncularınca çalındığından günümüzde ayakta duran kalıntılar büyük ölçüde Hellenistik Çağ’a aittirler.
Trajan Tapınağı 68×58 m. büyüklüğünde bir teras üzerinde yükselmektedir. Bu düzlük akropolün en yüksek yeridir. Daha önce burada bir Hellenistik Dönem yapısının bulunduğu şüphesizdir. Trajaneum yaptırılacağı zaman bu yer, Roma Çağı’nda âdet olduğu üzere kemer ve tonoz şeklindeki alt yapılarla bir düzlük haline getirilmiş, tapınak onun üzerine inşa edilmiştir. Terasın 23 m. yüksekliğindeki destek duvarının ortasını yatay bir silme ve üst kenarını da bir sıra pencere halinde görünen tonozlu kemerler süslemektedir. Trajaneum bu bakımdan da, Bergama’nın Hellenistik yapıları arasında değişik bir görünüşe
sahiptir. Buna karşın tapınağın üç tarafı, Krallık Döneminde yapılmış AthenaTa- pınağı’nda olduğu gibi stoalarlaçevrilmiştir. Arkadaki stoa, kayalık yerin bu kesimde yükselmesinden ötürü, yan stoalardan 5 m. daha yüksektir. Tapınağın, temenosun tam ortasında yer alması, bazı Hellenistik örneklere karşın, burada Roma sanatının etkisini göstermektedir.
Korinth düzeninde 6×9 sütunlu bir peripteros olan tapınak, podyumu ve ön yüzündeki merdivenleri ile her ne kadar tiyatro terasındaki Dionysos Tapınağını anımsatırsa da, anılan özellikleri bakımından Roma örneklerine benzer.
Tapınağı Hadrian, selefi Trajan için yaptırmıştır. Ancak burada bu iki imparatora birden tapınılmış olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü tapınağın içinde, Trajan’ın ve Hadrian’ın kolosal mermer heykellerinin başları bulunmuştur. Söz konusu eserler günümüzde Berlin’deki Bergama Müzesi’ndedir (E. Rohde, Pergamon, Şek. 16).