Bergama Gezi Rehberi

Bergama Gymnasionlar

Bergama kentinin üst üste üç ayrı terasta yer alan görkemli bir gymnasionu vardı (Şek. 297, No. 9,10,15). Ele geçen yazıtlarda paisların, epheblerin ve neosların gymnasionlarından söz edilmektedir. Yazıtların, bulunuş durumlarından, alttaki terasın çocuklara (Paides) ortadaki terasın delikanlılara (Epheboi) üstteki terasın gençlere (Neoi) ayrılmış olduğu anlaşılmaktadır. Yukarı gymnasionun diğer bir adı da “Tören Gymnasionu” idi. Güneydeki kent kapısına göre (Şek. 285 No. 3) aşağı gymnasi- on 50 m., orta gymnasion 74 m., yukarı gymnasion ise 88 m. yükseklikte idi. Bu üç yapı, anlam ve form bakımından aşağıdan yukarıya doğru artan bir önemle inşa edilmişlerdir. Bugünkü kalıntıların üzerimizde bıraktıkları etki düşünülürse, Hellen ve Roma Çağlarındaki genel görünümün gerçekten eşsiz bir güzellik ve görkemlilik taşıdığı anlaşılır. Her üç gymnasionun giriş kapısını, kentin ana caddesi üzerinde büyük çeşmenin yanında yer alan propylon oluşturmaktadır (14). Propylon, aşağı ve orta gymnasionun tek kapısı idi; yukarı gymnasiona ise onun doğu yönünde bulunan kapısından da giriliyordu. Her üç gymnasion yapısı da Krallık devrinde, en geç M.Ö. 3. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmişti. Romalılar zamanında en çok değişikliğe uğrayan yukarı gymnasion olmuş, orta ve aşağı gymnasionlar aşağı yukarı Hellenistik Dönem’deki durumları ile kullanılmışlardır.

İçindekiler

Yukarı Gymnasion

Yukarı gymnasion (9) yaklaşık olarak 200 x 45 m. ölçülerinde bir teras üzerinde inşa edilmiştir. Yukarıda söylendiği gibi bugünkü kalıntılar, daha çok Roma Çağı’nda yapılan yenilemelere aittir. Hellenistik Dönem’de andezit, buna karşın Roma Çağı’nda yalnız mermer kullanılmış olduğu için, her iki devir yapılarını birbirinden ayırmak kolaydır. Ayrıca kubbeli ve apsisli yapılar ve harçla örülmüş duvarlar da Roma Çağı’na işaret ederler. Romalılar zamanında duvarların yüzeyi mermer plakalarla ve mermer mozaiklerle kaplanmıştı.
Yukarı gymnasionun anayapısını bir avlunun dörtbiryanını çeviren stoalar oluşturuyordu. En önemli salonlar kuzey stoada yer alıyordu.Yukarıda anlatılan Asklepios Tapınağı (Şek. 295 d) ile Roma Çağı’nda yapılan batı ve doğu hamamları da yukarı gymnasi- ona ait yapılardı.
74 x 36 m. boyutlarında olan avlunun tabanı, sportif çalışmalar yapıldığı için, topraktı. Dört bir yanını çeviren stoalar Hellenistik Dönem’de Dor düzeninde, Roma Çağı’nda ise Korinth düzeninde idi. Her iki devir yapılarına ilişkin mimari parçalar bulun muştur. Romalılar zamanına ait mimari süslemelerin stilinden ve architrav parçaları üzerinde bulunan yazıtlardan anlaşıldığına göre, avlunun etrafını çeviren stoaların alt katları Hadrian zamanında (M.S. 117-138) yapılmıştır. Buna karşın yine Korinth düzeninde olan ikinci katlar, kötü işçilik göstermeleri nedeniyle Geç Roma Çağı’nda yapılmış olmalıdırlar. Bazı yerlerde Hellenistik Dönem’den kalma andezit stylobat görülmektedir. Roma Çağı sütunlarını taşıyan mermer stylobat batıda ve kuzeyde tamamen, doğuda kısmen korunmuş, güneyde ise stylobattan ve sütunlardan hiçbir parça ele geçmemiştir. Avlunun kuzeydoğu köşesinde güzel döşemeli yarım daire şeklindeki yer, yıkanmaya yarıyordu.

Hamamlar Roma Çağı gymnasionlarının ayrılmaz parçalarıdır. Onun için hamamların Anadolu kentlerinde önemli bir yeri vardır. Gymnasionun batısında N-Z harfleriyle gösterilen yapılar, Roma Çağı’nda inşa edilmiş olan yıkanma yerleridir (Şek. 297). Y harfi ile işaret edilen ve Asklepios Tapınağı’na (8) bitişik olan yapı, güneyindeki büyük X yapısından 9 metre yüksektedir. Bu onun yüksekte inşa edilmiş bir su deposu olduğunu ve batı hamamlarına su verdiğini göstermektedir. Bu depo, gymnasionun üstündeki bir yerde ortaya çıkarılan bir su kanalı ile besleniyordu. U yapısı külhan ödevini görüyordu. Bizans Çağı’nda batı hamamlarının tümü sarnıç olarak kullanılmışlardı. T, O, N ve W yapıları Hellenistik Dönem kalıntılarıdır (Şek. 297). Z yapısındaki üç adet andezitten Dor düzenindeki sütun ve başlık, buraya Roma Çağı’nda başka bir yerden getirilmiş ve dikilmiştir. Yukarı gymnasionun Hellenistik Dönem’deki yıkanma yerleri de kısmen bu kesimdedir. Stoanın arkasında yer alan L odası gerçekten Hellen tarzında bir banyo yeridir. Burada kuzey duvar dibinde dört, güney duvar dibinde de üç mermer banyo teknesi bulunmuştur. Yüksekte durduklarına göre bunların daha çok lavabo oldukları varsayıla- bilir; bununla beraber Hellenlerde âdet olduğu gibi, oturur vaziyette banyo yapmaya da uygun idiler. Girişin hemen sağında yerle aynı düzeyde olan iki andezit teknecik ayak yıkamaya yarıyordu. Günümüzde bu iki teknecik kuzey duvarın dibinde durmaktadır. Odadaki şimdi parçalanmış olan üç büyük pithos, olasılıkla Bizans Çağı’na aittir. Roma Ça- ğı’nda auditoriuma, yani tiyatro biçimli binaya ilişkin bir salon halini almış olan K odası ile M odasının, Hellenistik Dönem’de ne amaçla kullanıldıkları bilinmemektedir. Kuzey stoa- nın batısındaki tiyatroya benzer bu yapı Roma Çağı’ndandır, Burada 1000 kişilik oturacak yer vardı. Orkestra bölümü olmadığı için bu yapının gymnasionun auditorium maxi- mumu olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Gymnasionun en önemli salonu arkeologların H harfi ile gösterdikleri orta salon, yani Ephebeiondur. En önemli törenler burada yapılırdı. Hellenistik Dönem’de bu salonun önyüzünde Dor düzeninde andezitten dört sütun vardı. Roma Çağı’nda sütunların sayısı çoğaltılmış, malzemesi mermer, düzeni de Korinth olmuştur. Salonun arka duvarında görülen mermer direklerle, Hellenistik Dönem yapılarından alınıp Roma Çağı’nda yeniden kullanılan ayaklar salonu örten tonozu taşıyorlardı. Doğu köşede üst kata ait bir odanın parçası görülmektedir. İki apsisli oda (G) üst yapı üzerindeki yazıtlardan anlaşıldığına göre gymnasionun “İmparator Salonu” idi. Apsisler yarım kubbe ile örtülüydüler. Salonun orta bölümünün nasıl ve hangi malzeme ile örtülü olduğunu söylemek olasılığı yoktur. Hellenistik Dönem’de bu yer iki odadan oluşuyordu. Roma Çağı’nda aradaki duvar kaldırılmıştır. Bu salonun önü, Korinth başlıklı sütunlarla avluya açılıyordu. Duvarlar mermer ile kaplı idi. Duvarda mermer plakaların tutturulmuş olduğu demir çivilerin delikleri görülmektedir.
Doğu stoanın yalnız küçük A odasının temelleri kalmıştır. Burada olasılıkla yukarı kata çıkan bir merdiven bulunuyordu. B odası oldukça iyi korunmuştur. Doğu ve kuzey duvarları Hellenistik Dönem’in güzel polygonal duvar işçiliğini göstermektedir. Batı yöndeki mermer iki sütun ve başlıkları, İon düzeninde olup Roma Çağfndandır. Bunlara ait bir kaide ve bir de başlık bulunmuştur. C odası Roma Çağı’nda yapılan değişiklik sırasında D odasından ayrılarak oluşturulmuştur. Bu oda (C) Roma Çağı’nda gymnasionla doğu hamamlarını birbirine bağlıyordu. E ve F odaları da Roma Çağı’nda büyük ölçüde değiştirilmişlerdir. F olarak gösterilen büyük salon da Roma Çağı’nda inşa edilmiştir. Doğudaki hamamlar oldukça iyi korunmuş durumdadırlar. Odaların birçoğu ince mermer levhalarla kaplı idi. Bazı odaların altları boş olup, bir ısıtma sistemi ile donatılmıştı. Doğudaki hamamların olduğu yerde Hellenistik Dönem’de de yapılar bulunduğu, o döneme ait duvar kalıntılarından anlaşılmaktadır. Bu yapıların gymnasionlarla ilişkisi olmakla birlikte işlevleri saptanamamıştır.
Yukarı gymnasionun güney stoası da Hellenistik Dönem’de büyük bir olasılıkla Dor düzeninde idi. Ancak bu stoadan bugün hiçbir parça ele geçmemiştir. Onun altında yer alan 210 x 6,80 m. ölçüsündeki bodrum stadyum ise iyi korunmuştur. Koşular kışın ve yazın bodrum stadyumda, ilk ve sonbaharda da aynı uzunlukta olduğu anlaşılan güney stoada yapılıyordu. Bodrum stadyum güney duvarındaki deliklerden ışık alıyordu. Bu pencereler kalelerdeki mazgal delikleri gibi, duvarın kalınlığı boyunca dışardan içeriye doğru büyüyen şekildedir. Hellenistik Dönem’in sonundayukarı gymnasionun güney yönünü sağlamlaştırmak gerektiği için bodrum stadyumun önüne sandık şekilli 60 oda inşa edildi. Bunlar dışarıya hiçbir kapısı olmayan odalardı ve Hellenistik Dönem’de içleri, inşaattan artmış toprakla dolu idi. Böylece yukarı gymnasionun terasının kayması önlenmiş oluyordu. Ancak bundan sonra bodrum stadyum önü kapandığı için koşu yeri olmaktan çıktı ve yalnız depo olarak kullanılmağa başlandı.

Orta Gymnasion

150 x 36 m. ölçüsünde olan bu yapı (10) dar bir teras üzerinde yer almaktadır (Şek. 297). Kuzeyde, terasın bütün uzunluğu boyunca, Hellenistik Dönem’de inşa edilen ve Roma Çağı’nda yalnız içi değişikliğe uğrayan büyük bir stoa yer almaktadır. Stoanın doğu yarısının büyük bir bölümü çeşitli odalara ayrılmıştır. Bunlardan doğudan altıncısı, exedra adı ile anılan bir yapı olup, iki Dor sütunu ile terasa açılmakta idi. Bu oda içinde bulunan bir yazıttan anlaşılacağı üzere gymnasion tanrıları olan Hermes ile Herakles’e ve imparator kültüne ayrılmıştır. Terasın doğusunda 12 x 7 m. boyutlarında bir tapınağın temelleri (11) ortaya çıkarılmıştır. Mermerden olan tapınak, Korinth düzeninde dört sütunlu bir prostylostu (Şek. 295 e). Tapınağın batısında sunağa ait kalıntılar bulunmuştur. Tapınağın duvarlarında yazılı olan Epheb adları Roma Çağı’ndan geriye, Hellenistik Dönem’e değin uzanmaktadırlar. Böylece orta gymnasionun epheblere ayrıldığı ve tapınağın Krallık devrinde yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim temellerin işçiliği, taşları birbirine bağlayan madeni kenetlerin şekli, ayrıca bazı taşçı markalarının izleri de Hellenistik Dönem’e işaret etmektedirler. Gerçekten bu tapınak, ön kısmının merdivenle belirtilmiş bir prostylos olması, arkasının ve güneyinin kısmen kapalı kalması ve özellikle bütün bakışları üzerinde toplayabilecek bir noktada yer alması bakımından, her ikisi de Hellenistik Dönem’de inşa edilmiş olan agora tapınağı ile tiyatro terasındaki tapınağın tipindedir. Bu nedenle yapının M.Ö. 2. yüzyıla ait olması gerekmektedir. Yukarıda sözü geçen ve sunağın karşısında yer alan exedrada bulunan yazıttan anlaşıldığına göre tapınak, gymnasion tanrıları Hermes ile Herakles’e ve imparator kültüne ayrılmış bulunuyordu. Tapınağın batıya bakması topografik durum gereğidir. Bergama’nın öteki tapınakları da konuma göre yön almaktadırlar. Tapınağın şimdiki yerinde inşa edilmesine gymnasiona girişin buraya yakın bulunması da neden olmuştur.

Şek. 298 a – Bergama. Orta gymnasiona ve kent çeşmesine açılan propylon. II. Eurhenes Dönemi (M.Ö. 197-159). Şek. 298b – Bergama. Kentin güney kapısı. II. Eumenes Dönemi.

Merdivenli Giriş Yapısı

Bergama kentinin en önemli eserlerinden biri, ortagymnasi- onla birlikte yukarı gymnasionun girişini oluşturan tonozlarla örtülü merdivenli yapıdır (Şek, 297, No. 12). Bu yapı iyi korunmuş olup, bugünkü durumu ile de çok etkileyici bir eserdir. Duvarların ve kemerlerin işlenişindeki beceri ve özellikle dönüşler yapan merdivenin üstünü örten değişik yükseklikteki tonozların birbirlerini kesişlerinde ulaşılan ustalık çok etkileyicidir. Merdivenli giriş binası, Doğu Hellen dünyasının en eski ve en güzel kemerli ve tonozlu yapılarından biridir. Çıkış noktasındaki tonozlu kemerin altından Kai- kos Ovasının görünüşü büyüleyicidir.

Propylon

Merdivenli ve tonozlu yapının son basamağı inildiğinde, solda kent çeşmesinin (13), sağda da Bizans Çağı’na ait kule ile aşağı gymnasion kalıntıları yer alır (15). Çeşme ile aşağı gymnasion ve ana cadde arasında kalan yuvarlak bir dirsek şeklindeki küçük meydan, her üç gymnasionun giriş yerini oluşturuyordu (14). Büyük planda (Şek. 297) ve ayrıntılı küçük planda (Şek. 298 a) görüldüğü gibi çeşmenin ön duvarı çeyrek daire şeklindeki bir kavisle devam ediyor ve aşağı gymnasionun güney duvarına birleşiyor- du. Kavisin tam ortasında kapı bulunuyordu. Kapının söve taşı ele geçtiği ve iki dikme taşının yerdeki izleri saptandığı için önceki durumunu ortaya çıkarmak olasıdır. Propy- lon’un aynı şekilde kavisli olan arka duvarını, orta gymnasiona çıkan merdivenin hemen batısında bugün de görmek olasıdır. Çeşme ile aşağı gymnasion arasındaki bu yuvarlak propylon, kentin ve ana caddenin mimarlık bakımından çok ilginç bir köşesini oluşturuyordu.

Kent Çeşmesi

21 m. uzunluğunda ve 3,15 m. genişliğinde bir yapıdır (13) (Şek. 297). Çeşmenin arka duvarı batı köşede, eski yerinde yer alır. Ön duvardan ele geçen iki blok yerlerine konmuştur. Su almak isteyenler alçak olan bu duvarın önünde kaplarını suya daldırıp dolduruyorlardı. Kapların çarpmalarından ötürü ortaya çıkan aşınmaları ön duvarın iç yüzünde görmek olasıdır. Ön duvara yapışık olan yarım sütunlar yukarıya doğru tam sütun halinde yükseliyordu (Şek. 298 a). Bu sütunlarla çeşmeyi ortasından ikiye bölen on iki sütunun oluşturduğu sıra aşağı yukarı 3 m. yükseklikteki taş çatıyı taşıyordu. Bu çeşmenin mimari düzeni saptanamamıştır. Ancak propylon ve merdivenli yapı ile birlikte çeşmenin de, kentin büyük değişikliklere uğradığı II. Eumenes zamanında inşa edilmiş olması gerekir.

Aşağı Gymnasion

En altta yer alan, küçüklerin gymnasionuna (15) ana caddedeki propylondan girildiğini söylemiştik. Uzunluğu 80 m. olan ve planda eski hali ile gösterilen aşağı gymnasionun güney bölümü, bugün tamamen yıkılmıştır. Planda güneybatı köşede görülen oda biçimli, ancak kapısız ve içleri toprakla dolu beş yapı, yalnız destek görevini yaparlar.Böyle olmakla beraber bu oda biçimli desteklerin, terasın ağırlığı sonucu oluşan yüke dayanamayıp yıkılmış oldukları anlaşılıyor. Buna karşın aşağı gymnasionun kuzey yönü oldukça iyi korunmuştur. Bu yönde de teras boyunca destek ödevini gören oda biçimli ancak kapısız ve içleri toprak dolu yapılar bulunmaktadır. Bunların önünde ikinci bir destek duvarı olarak inşa edilmiş dikey payandaların oluşturduğu nişlerin içinde, yarışmalarda kazanan küçüklerin ad listeleri, daha büyük başarı gösterenlerin ise heykelleri yer almakta idi. Merdivenli giriş kapısının batısındaki dördüncü nişte ortaya çıkarılan II. Attalos Dönemine ait büyük bir stel üzerinde, M.Ö. 147 yılında epheb olan küçüklerin adları yazılıdır. Bir tanesi merdivenli yapının batı bölümü üzerinde, diğerleri aşağı terasın kuzey duvarları üstünde yer alan büyük kuleler Bizans Çağı’nda inşa edilmişlerdir.

Profesyonel Turist Rehberi

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Language
Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.