Bizans Dönemin’de Efes / M.S. 4. – 13. Yüzyıl
İmparator Diokletian’ın (284–305) Roma
İmparatorluğu’nu yeniden düzenlemesinden sonra bile Ephesos kenti eyalet
valisinin (proconsul Asiae) makamı, aynı zamanda da politik bir merkez olarak
kalmıştır.
M.S. 4. yüzyılın ortalarında pekçok deprem felaketi ekonomik bir
çöküşe neden olmuş, şehrin kendine gelmesi zaman almıştır. İmparatorluk
bağışlarıyla ve vergi muafiyeti ile en sonunda zararlar giderilerek kentin bir
zamanlar sahip olduğu ekonomik refah yeniden sağlanmıştır ki bu durum
restorasyon geçiren ve yeni inşaa edilen pekçok yapıyla da kendini
göstermektedir: I. Theodosius’un dini fermanları sonrasında (özellikle M.S.
391’de Hristiyanlığın devletin resmi dini olarak kabul edilmesi) ihtişamlı
kiliselerin inşaası şehrin manzarasında büyük ölçüde değişikliğe yol
açmıştır.
M.S. en geç 6. yüzyıldan itibaren 2,5 km mesafedeki Hagios Theologos Tepesi’nde
(Ayasoluk/günümüzde Selçuk) Bizans döneminin dikkate değer hac merkezlerinden
biri sayılan Aziz Yuhanna (St. Jean) Bazilikası’nın civarında etrafı çevrili
bir yerleşim gelişmiştir. İmparatorluğun durumunun gitgide daha güvensiz bir
hal almasıyla birlikte limanın içinin alüvyonla dolması ve etrafının bataklık
araziye dönüşmesine rağmen M.S. 7. yüzyıldan beri başpiskoposluk makamının da
taşındığı bu yeni kent hızlı bir büyüme yaşamıştır.
Ephesos kentinden geriye kalanları çevreleyen Bizans dönemi şehir
surlarının M.S. 6./7. yüzyılda dikilmesi gibi kentin yeni yönetim birimi olan
(Thema) Thrakesion’un makam yeri mertebesine yükseltilmesi bu metropolün eski
üstünlüğünü büsbütün yitirmediğini göstermektedir. Şehirde bir lejyonun
(birlik) yerleştirilmiş olması, Arap dünyasının giderek artan yayılmacı
çabaları göz önünde tutulduğunda bir zorunluluk haline gelmiştir: Böylelikle Ephesos
yaklaşık 654/55’te Suriye Valisi Muaviye ve 715/16’da da Arap Amirali Maslama
tarafından, başarısız olan İstanbul kuşatması seferinin dönüşünde
yağmalanmıştır.
Antik kaynaklarda 9. yüzyılın 1. yarısında dahi Ephesos Thema Thrakesion’un
tahkim edilmiş en büyük şehri olarak tasvir edilmektedir. M.S. 890’da siyasal
ve askeri üstünlüğünü Samos’a (Sisam), hemen ardından da Smyrna’ya/İzmir’e
kaptırmıştır. Bu gelişme kentin kesin olarak terkedildiği yönünde
anlaşılmamalıdır: Arkeolojik kanıtlar tek tük de olsa göstermektedir ki Ephesos
13. yüzyılın içine dek, her ne kadar yerel yönetim birkaç yüzyıldır Hagios
Theologos’ta (Ayasoluk) olsa da saygın kent kimliğini sürdürmüştür. 1090’da
Selçuklu Beyi Tengribirmiş Ephesos ile Hagios Theologos’u (Ayasoluk) fethetmişse
de, 1096’da Bizanslı general Johannes Dukas tarafından Hagios Theologos
tepesinden pek de uzakta olmayan bir çarpışma sonrasında geri alınmıştır.
İlk olarak 1304’te bölgenin tamamı nihai olarak Bizans
İmparatorluğu’ndan kopartılmıştır. Yeni hükümdarlar, bir Selçuklu Beyi
hanedanlığı olan Aydınoğlu Ailesi, 15. yüzyılın 1. yarısında Osmanlı
Hanedanı‘ndan ayrılmışlardır.
Kaynak
http://www.selcuk.bel.tr