Hititler (M.Ö. 1800-700)
Hititlerin M.Ö. 20.-19. yüzyıllarda Kafkaslar yoluyla Anadolu’ya geldikleri sanılmaktadır. Orta Anadolu’ya yerleşen Hititler burada Hattilerle kaynaşarak güçlü bir medeniyet kurmuşlardır. Hititlerin siyasi tarihleri üç bölümden oluşmuştur.
İçindekiler
1. Eski Devlet (M.Ö. 1800 – 1400)
Devletin başkenti Hattuşaş’tır. Bu dönemde Babil zaptedilmiş ve Hititler, Mezopotamya uygarlığı ile doğrudan temasa geçmişlerdir.
2. Yeni Devlet (M.Ö. 1400 – 1200) (İmparatorluk Devri)
Hititler bu dönemde genişlemeye devam etmişler ve Anadolu’daki çeşitli krallıkları egemenlik altına almışlardır. Bu dönemin en önemli olayı Hititliler ve Mısırlılar arasındaki Kadeş Savaşı’dır. Savaşın nedenleri; iki devletin birbirlerine rakip duruma gelmeleri ve Kuzey Suriye topraklarına egemen olmak istemeleridir. M.Ö. 1286 yılında başlayan savaş 16 yıl sürdü. Savaş süresince taraflar birbirlerine üstünlük sağlayamadılar. Asurluların güçlenerek Ön Asya’da tehlikeli olmaya başlamaları üzerine iki devlet Kadeş Antlaşması’nı imzaladı (1280). Buna göre; Mısırlılar Kuzey Suriye’yi Hititlilere bırakacak ve iki devlet birbirlerine yardım edecekti.
Kadeş Antlaşması tarihte bilinen ilk yazılı antlaşmadır.
Hitit Devleti M.Ö. 12. yüzyılda meydana gelen Ege göçleri sonunda yıkılmıştır.
3. Geç Hitit Şehir Devletleri (M.O. 1200 -700)
Ege göçleri sonucunda Hitit Devleti’nin yıkılması üzerine Hititlilerin bir kısmı Güneydoğu Anadolu’ya çekilerek şehir devletleri kurdular. Siyasi hayatta etkili olamayan Malatya, Kargamış, Zincirli, Karatepe gibi Geç Hitit Şehir Devletleri Asurlular tarafından ortadan kaldırılmıştır (M.Ö. 700). Daha sonra Pers istilası başlamış ve bu devletler tamamen yok olmuşlardır.
Devlet Yönetimi
Hititlerin başında büyük kral unvanını taşıyan bir hükümdar bulunuyordu. Krallık babadan oğula geçmekteydi. Kral aynı zamanda başkomutan, baş yargıç ve başrahipti. Kralın yanında Pankuş denilen bir tūr asiller meclisi de yönetimde söz sahibiydi. İlk zamanlarda kralın yetkileri meclis tarafından sınırlandırılmıştı. Ancak imparatorluk döneminde meclisin yetkileri azalmıştır. Kraldan sonra devlet yönetiminde en yetkili kişi Tavananna denilen kraliçeydi. Tavananna kral sefere çıktığı veya oğlu küçük yaşta kral olduğu zaman devlet işlerini yürütür, dini törenlere başkanlık ederdi.
Hitit devlet yönetiminin temelini feodal tımar sistemi oluşturmaktaydı. İlk zamanlarda fethedilen toprakların yönetimi prenslere verilmiş, böylece küçük krallıklar ortaya çıkmıştır. Yeni krallık zamanında feodal beylikler kaldırılmış, yerine valiler gönderilmiştir. Böylece devletin merkezi otoritesi güçlenmiştir.
Ordu
Hititlerin ilk zamanlarında daimi ordusu yoktu. Eli silah tutan bütün erkekler asker sayılırdı. Ancak Hititlerin dört tarafından düşmanla sarılmış olması ve beyliklerin sık sık ayaklanmaları sonucunda imparatorluk döneminde sürekli ordu kurulmuştur.
Hitit ordusunun büyük kısmı yaya askerlerden oluşuyordu. Yaya askerlerin yanı sıra savaş arabalarını kullanan askerler de bulunuyordu. Ayrıca asiller kendilerine verilen toprakların gelirleriyle asker beslemek ve savaşa katılmak zorundaydı. Hititler bazı savaşlarda ücretli askerlerden de faydalanmışlardır.
Hukuk
Hitit hukuk sistemi Sümer kanunlarından etkilenerek hazırlanmıştır. Eski Mısır ve Mezopotamya gibi Hititler de adalet kavramını güneşle sembolize etmiştir. Sümerlerde olduğu gibi Hititlerde de mülkiyet hakkı güvence altına alınmıştır. Hititler aile hukukuna ve ceza hukukuna büyük önem vermişlerdir. Yaptıkları medeni kanunla evlilik resmi bir sözleşme olarak kabul edilmiştir. Aile de babanın üstünlüğü esastır. Ceza hukukunda Hitit kanunları, Hammurabi ve Asur kanunlarına göre daha yumuşaktı. Kısas esası yerine fidye yöntemi uygulanıyordu. Ölüm cezası yalnız büyük suçlar için konulmuştu. En ağır suç devlete başkaldırmaktı.
Din ve inanış
Hititlerin dini çok tanrılı idi. Kendi tanrılarından başka bütün Anadolu ve Ön Asya tanrılarını da kutsal kabul etmişlerdi. Bu yüzden Hititler zamanında Anadolu’da bin tanrılı olarak tanımlanmıştır. Hititlerde temizlik tapınmanın ilk şartıydı. Hititlerin ahiret inançları zayıftı. Dini törenler başrahip olarak kral tarafından yönetilirdi.
Sosyal ve Ekonomik Hayat
Hititlerde toplum bazı sosyal sınıflara ayrılmıştı. Bunlar yöneticiler (soylular), rahipler, hürler, namralar (hürlerle köleler arasındaki sınıf) ve kölelerden oluşuyordu. Bu sınıfların sahip oldukları haklar yazılı kanunlarla korunmuştur. En yüksek tabakayı kral ailesine bağlı soylular sınıfı oluşturuyordu. Soylular devletin en yüksek makamlarına atanırlardı. Sosyal tabakanın en altında yer alan kölelerin mülkiyet hakları vardı. Hatta başlık parasını ödeyerek soylu bir kadınla evlenebiliyorlardı. Bedel ödeyerek hürler sınıfına geçebiliyorlardı. Hititlerde vatandaşın devlete karşı üç temel sorumluluğu vardı: Askerlik yapmak, üretimde bulunmak ve angarya hizmetlerinde çalışmaktı. Hitit ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktaydı. Topraklar tanrıların ve kralların malı kabul edilirdi. Hititler tarım ve hayvancılığı koruyan kanunlar yaptılar. Anadolu’da tımar sistemini ilk kez Hititler uyguladılar. Hititlerde maden işlemeciliği ve kumaş dokumacılığı da gelişmiştir. Asur kolonileri döneminde kullanılan ticaret yolları Hititler zamanında daha işlek duruma gelmiştir. Bu yollar Anadolu’yu Kuzey Suriye, Mezopotamya ve İran’a bağlamaktaydı.
Yazı, Dil ve Edebiyat
Hititler kilden yapılmış tabletler üzerinde Mezopotamya’dan aldıkları çivi yazısını, taş anılar üzerinde ise genellikle kendilerinin buldukları hiyeroglif (resimli yazı) yazısını kullanmışlardır. Hititler, Mezopotamya edebiyat eserlerinin etkisi altında kalmışlar, bu eserleri kendi dillerine çevirmişlerdir. Gılgamış ve Kumarbi destanları bunlar arasındadır. Mezopotamya efsanelerinin Yunanlılara aktarılmasında Hitit edebiyatı aracılık rolü görmüştür.
Hititler tarih yazıcılığına önem vermişlerdir. Tarihi önemli olaylar her yıl kaydedilerek Anallar (yıllıklar) meydana getirilmiştir. Anallarda başarılar kadar yenilgilerin de yazılmasından çekinilmemiştir. Olaylar tanrılarına hesap verme düşüncesiyle yazıldığı için doğru olarak kaleme alınmıştır.
Bilim ve Sanat
Hititlerde sanat Mezopotamya’nın etkisi altında gelişmiştir. Ancak özellikle mimaride Anadolu’ya özgü bir üslup geliştirmişlerdir. Şehirlerin etrafını surlarla çevirmişler, saray ve tapınaklar inşa etmişlerdir. Hititler heykelcilik ve kabartmacılıkta da hayli ilerlemişlerdir. Yazılıkaya ve İvriz kabartmaları Hitit kabartma sanatının en önemli eserleridir. Hititler şehir ve saray kapılarını sfenksler, aslan heykelleri ve resimlerle süslemişlerdir.
Hititler seramik yapımında, maden ve taş oymacılığında önemli eserler meydana getirmişlerdir. Altın, fildişi, cam ve demir biblolar el sanatlarının gelişmiş olduğunu göstermektedir.
One Comment
Sümeyye
Harika bir yazı, teşekküler