Pafta 22: Gelidonya Feneri – Melanippe
Korsan Koyu – Gelidonya Feneri
Likya Yolu’nun bu bölümünde Karaöz yerleşiminden güneye doğru yönelen patika, toprak yol üzerinde yarımadanın uç kısmına kadar devam ettikten sonra sola doğru işaret ile ayrılır; orman içerisinde yükselerek Gelidonya Burnu ve Feneri’ni gören bir yamaca ulaşır. Bulunduğu tepenin sırtını takip ederek bir miktar daha yükselen patika, daha sonra orman içerisinde inişe geçer ve güzel bir deniz manzarası ile kıyıya paralel olarak Adrasan’a doğru devam eder.
22 no’lu pafta üzerinde Melanippe olarak gösterilmiş antik yerleşimin (Korsan Koyu) bulunduğu yerde bulunan çeşme dışında hiçbir yerde içme suyu bulunmaz.
MELANIPPE
Melanippe antik kenti; Antalya ili, Kumluca ilçesi, Mavikent beldesinde, Karaöz koyundan 3 km uzaklıktaki yarımada üzerinde yer alan; Helenistik Dönem’den itibaren Gagai’nin egemenlik alanındaki küçük bir kıyı yerleşim alanıdır. Kentin önemi, çevresindeki diğer yerleşimlere de hizmet veren korunaklı, doğal bir liman olmasından kaynaklanmaktadır.
Melanippe’nin hemen yakınındaki Gelidonya Burnu, 449 Kalias Barışı ile Persler ve Yunanlılar arasındaki deniz sınırını oluşturmuştur. Kentin Arkaik Dönem’de bir Yunan kolonisi olarak kurulduğu; İ.Ö.500 civarında yazan Miletoslu coğrafyacı Hekataios’tan anlaşılmaktadır. Kentin adı Yunanca olup, melas (siyah) ve hippos (at) sözcüklerinden türetilmiştir. Kent, devamlılığını, Ortaçağ’da bazen Sanetus Stephanus/Hagios Stephanos, bazen de Karaozi adı altında sürdürmüştür. Bu adın kente, limanın kuzeybatısında, düzlük bir alanda Aziz Stephanos için yapılmış olan ve temelleri hala ayakta duran üç nefli bir kiliseden dolayı verilmiş olduğu tahmin edilmektedir. Bu kilisenin denizcilere hizmet veren bir kilise olduğu, dış duvarlarında sıva üstüne kazınmış gemi ve tekne graffitilerinden anlaşılmaktadır.
Üç taraftan surlarla çevrilmiş olan kente, limanın güneyinden, batı yönünde tepeye çıkan bir patika sayesinde rahatça ulaşılmaktadır. Giriş kapısı, güney surların dışına yapılmış olan dikdörtgen bir kulenin yanında bulunmaktadır. İ.S. 5.yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen surların bu kısmı oldukça iyi korunmuştur. Kentte ayakta kalan binalar kuzeyde yer almaktadır. Genelde iki kattan oluşan özel konutların alt katları tonozlu sarnıçlarla donatılmıştır. Yerleşim alanına yayılan yapıların tümü Bizans Dönemi’ne aittir. Erken dönem yapı taşları bu yapılarda kullanılmıştır. Oldukça dar olan sokaklar 2 m’yi aşmamaktadır.
Tepenin en yüksek noktasına kurulmuş olan 3 nefli bazilika, Hagios Stephanos Bazilikası’ndan daha küçüktür. Bazilikanın güneyinde, yerleşim alanının orta kısmında ana kayaya oyulmuş olan işlik üniteleri, burada bir zamanlar zeytinyağı üretildiğini göstermektedir. Liman çevresindeki yapı kalıntılarının limanla ilgili işlevlere sahip olduğu tahmin edilmektedir. Bazı kaynaklarda kentte bir Athena Tapınağı olduğu yazılsa da mevcut kalıntılarda tapınağa ilişkin bir ize rastlanmamıştır. Koyda, deniz altında lahitler ve ostothek bulunmuştur.
Kaynak
https://likyayolu.ktb.gov.tr/