Pafta 17: Demre-Beymelek-Yeni Yol
İçindekiler
Kınık – Yukarı Beymelek – Bonda Tepesi
Pafta 16’da görülen kuzey rotasına alternatif olarak; Myra antik yerleşiminden sonra Demre Çayı’nı geçen karayolu köprüsünden sağa yönelen güney rotasından devam edilirse, 1,5 km ilerde, Kınık yerleşiminin içerisinden yukarı doğru çıkan asfalt yol boyunca devam ederek bir süre sonra makilik alana girer. Akdeniz’e özgü bodur maki içerisinde 4-5 km boyunca ilerleyen patika, Yukarı Beymelek yerleşiminin içerisinde bulunan Ision harabeleri önünden, köy içerisindeki karayoluna ulaşır. Güneye (denize) doğru ilerleyen Likya Yolu güney rotası, sahilde anayola çıktıktan sonra doğuya doğru yönelerek lagünün etrafında dolanmaktadır. Lagünün denize açıldığı boğaz kısmının karşısından doğuya doğru yükselen ve birçok arkeolojik yerleşimlerin olduğu Bonda Tepesi’ne tırmanan antik yol üzerinde devam eder. Beymelek, lagün ve hatta Demre ilçesinin panoramik manzarasının olduğu Kaklık Tepesi’nin doğusundan devam eden patika, Dinektepe mevkiinde, kuzeyden gelen kuzey rotası ile birleşerek doğu yönünde Finike’ye doğru devam eder.
Güney rotası boyunca, Demre ve Yukarı Beymelek yerleşimlerinde bulunan marketler ve otellerden temel her türlü ihtiyaçlar karşılanabilir. Yukarı Beymelek yerleşiminde bulunan tarihi taş evler restore edilmiş ve yürüyüşçülere yöresel yiyecek ve kalacak ekonomik yer imkanı sağlayan tesisler olarak hizmete açılmıştır.
YILANBAŞI (PARTAESSOS)
Karacaören’den başlayan ve Günağı Kilisesi’ni geçerek Yılanbaşı mevkiine uzanan antik bir yol, Yılanbaşı mevkiinde bulunan Klasik Dönem kale yapısına ulaşımı sağlamaktadır. Plan verecek ölçüde iyi korunuş durumdaki kale yapısının bulunduğu yüksek rakımlı tepe, Beymelek-Myra-Kekova aksına tamamen hakim bir konumdadır. Sur bedeninin inşasında yerel taşlar kullanılmış olup bunlar geneli itibarıyla toplama taşlardan oluşmaktadır. Topografya ile uyumlu olarak kurulmuş olan savunma sisteminde izlenen farklı tekniklerde ve değişik taş formlarından inşa edilmiş duvarlar, yerleşimin Klasik Dönem’den Bizans Dönemi’ne kadar geçen süreçte onarılarak kullanıldığını göstermektedir. Alandaki lahitlerin büyük bölümü kırılmış olmakla birlikte birkaç lahit günümüze kadar sağlam şekilde ulaşabilmiştir.
YUKARI BEYMELEK
Beymelek’in asıl yerleşim alanı olan Yukarı Beymelek, hem antik hem de geleneksel Türk yerleşimine ait mimari örnekleri bir arada barındırmaktadır. Antik Dönem’e ait yerleşim, denizden yaklaşık 600 metre yükseklikte, hilal biçimindeki tepe üzerinde bulunmaktadır. Tepenin kuzey tarafı sarp kayalık iken konut yerleşimi güneyde konumlanmıştır. Tepede iç ve dış kaleye ait izler bulunmaktadır. İç kaleye giriş kaya basamaklarıyla sağlanmıştır. Doğal su kaynağı olmayan kalenin su ihtiyacı sarnıçlarla sağlanmıştır. Kalenin batı ucunda ise bir Bizans kilisesi bulunmaktadır.
Erken Cumhuriyet Dönemi’nde çadırdan yerleşik düzene geçildiğinde bölgede, Yukarı Beymelek Antik Dönem yerleşim alanının eteklerinde, lagüne bakacak biçimde konutlar yerleştirilmiştir. Planlama, inşaat ve malzeme açısından Likya yapı gelenekleriyle benzeşen yapılar genelde tek odalı, önü verandalı, içinde bir ocağı olan, toprak düz damla örtülü, pencereleri camsız ahşap kepenkli; taş, çamur ve ahşap kullanılarak yapılmıştır.
BONDA
Finike ilçesi sınırlarında yer alan Boldağ köyüne, Turunçova yol ayrımından sonra Asarönü mevkii takip edilip yaklaşık 20 km gidilerek, yükseltinin arttığı bir patika yoldan ulaşılmaktadır. Antik Dönem’de; Gülmez Dağı üzerinde, Bonda olarak adlandırılan bölge içindeki farklı yerleşim alanları, Gökliman’ı kuşbakışı seyreden ve deniz seviyesinden yaklaşık 650–900 m rakımlı tepeler üzerine kurulmuştur. Bu mevkinin Boldağ olarak adlandırılmasının bir sebebi de çok sayıda dağ sırasının bulunmasıyla açıklanmaktadır.
Turunçova ve Finike düzlüğüne hakim konumdaki yerleşimlerin genelinde, Roma ve Erken Bizans Dönemi’nde kullanım görmüş olduğu anlaşılan; savunmaya yönelik kale yerleşimleri ile çok sayıda kuyu, sarnıç, işliklere ait mekanlar ile kilise ve lahitlere rastlanmıştır. Bu yerleşim alanlarından Bonda olarak adlandırılan yerleşim, Limyra’nın sınır bölgesini oluşturan dağlık arazideki yerleşmelerden biridir. Kaklık Tepesi’nin yaklaşık 1 km güneyinde yer alan dik bir dağın sırtlarında uzanan yerleşimin ilk olarak nekropolü ile karşılaşılmakta; birçok lahdin birarada bulunduğu yamaçtaki nekropol, kuzeye doğru çöküntü bir sırtla ayrılmaktadır. Roma Dönemi’ne ait Likya tipi semerdamlı lahit mezarların bazılarında Pisidia etkili kalkan motifi vardır. Kayalık arazi doğuya doğru dik inmekte olup tepeye çıkışta ilk olarak bir kaleye ait tahkimat duvarı ve savunma yapılarına ait kulelere rastlanmaktadır. Kuru duvar örgüsü ile örülmüş duvarların, daha sonraki evrede harçla kısmen yenilendiği anlaşılmaktadır. Oyulmuş basamaklar ve platformlarla ulaşılan kale yerleşiminin içine entegre edilmiş başka yapılar da bulunmaktadır.
Özellikle geniş bir alana yayılmış kalıntılar içinde; su gereksinimini karşılamak amacıyla yapılmış sarnıçlar, konut yapıları ve Erken Bizans Dönemi’ne ait bir kilise kalıntısı ile ona bağlı birimler görülmektedir. Tekneleri ana kayaya oyulmuş bağımsız işlikler ile kare formda mekânlar oluşturularak yapılmış, orta kısmında baskı kolu deliklerinin bulunduğu işlikler, bölgedeki tarımsal üretime dönük zeytin veya üzüm işliklerine aittir. Büyük blok taşlardan yapılmış eşik taşları üzerinde kanat yuvalarının bulunduğu mimari parça, alandaki daha nitelikli bir yapıya aittir.
ISION
Myros Vadisi boyunca Beymelek’ten Gürses’e kadarki yakın alanda Myra’nın güvenlik sistemini oluşturan; hem savunma ağının parçası olarak hem de yerel bir yöneticinin kendisini, arazisini, ürününü korumak amacıyla inşa edilmiş kulelerden olan İsion Kuleleri, İ.Ö. 2. yy.a tarihlendirilmektedir. Bugünkü Beymelek Lagünü’nün İsion günlerinde bir koy olduğu; kalenin yapımcılarının Mısır Tanrılarına atfen burayı Tanrıça İsis’in yeri anlamında, İsion olarak adlandırdığı söylenmektedir.
Kale ve çevresindeki mimari kalıntılar, İsion’un oldukça önemli, korunaklı bir çiftlik yerleşimi olduğunu göstermektedir. Bizans Dönemi’ne ilişkin herhangi bir ize rastlanmayan yerleşimin Roma Dönemi’nde de kullanıldığı bilinmektedir.
Mimarisi Helenistik Dönem kulelerine iyi bir örnek oluşturan İsion’daki kale, dikdörtgen bir plana oturtularak kuzey ve batıda birer kuleyle desteklenmiştir. Kuleler 3 katlıdır ve büyük oranda korunarak günümüze ulaşmıştır.
Kalenin ana girişi güneyden, kulelerin arasında kalan avluyadır. Kulelerin içerisinde katlar ahşap olup her katta ışıklandırma pencereleri bulunmaktadır. Kalenin batısındaki yoğun şarap işlikleri, çiftlikte yüksek kapasitede şarap üretimi olduğunu göstermektedir. Kuzey kulesinin içinde ana kayaya oyulmuş sarnıcı, kuzeyden gelen kanal aracılığıyla yüzey suları beslemekte olup, Dalyan Gölü kenarındaki 6-7.yy.a ait doğu-batı doğrultulu iki küçük şapel, Beymelek’in günümüze kalabilmiş Bizans Dönemi kalıntıları arasında yer almaktadır.
Kaynak
https://likyayolu.ktb.gov.tr/